100. YAZI; HAK EDENLER İÇİN..

25 Haziran 2010 Cuma Gönderen Gülen Tezer 16 yorum
Yan binanın oturduğu bahçe duvarında, dirseğini dayadığı bacaklarını üst üste atmış kulağına yapıştırdığı telefonla konuşuyordu babam beni iki sıra domatesi, bir sırası acı diğer sırası acısız ektiği sivri biberlerinin durumunu kuş bakışı göstermek için balkona çağırdığında.. Üzerindeki Superman rengi penyesiyle dikkat çekmeyecek gibi değildi hani.
Babamın her akşam özenle sulayarak bir an önce çıkmasını mahallece beklediğimiz zerzevatı uzağı görmeyen gözlerimle süzdükten sonra bahçe duvarındaki adamı işaret ederek
-Baba şu adam Ali abi değil mi?
Babamın yanıtı net; -Hayır.
Haklı, eğer o Ali abim olsa neden orada otursun? Eğer O Ali abim olsa bizim kanepemiz var, sandalyemiz var; Ali abimin duvarda işi ne?
Bahçeyle olan uzak temasımız bitince içeri girdik. Aradan çok az bir zaman geçmişti ki tam da babamla sokak kapısının yanından geçerken kapı çaldı. Sanki kapının çalmasını kapının arkasında bekliyormuşum gibi anında müdahaleyle saniyesinde kapıyı açtım.
A! Büyük sürpriz! Superman rengi penyesiyle Ali abimin bizzat ta kendisi duruyor karşımda :)
Onu her gördüğümdekinden farksız bir sevinçle sarılıp öpüyorum Ali abimi.
Şaşkınlığım geçince Onu az önce duvarda otururken gördüğümü söylüyorum.
-Evet, bendim. Bir telefon konuşması yapmam gerekiyordu, elimde telefonla girmek istemedim eve.
Benim zarif abim, benim asil abim.
Bir Telekom macerası yaşamak üzere Fethiye'ye gelmiş. Sadece bir çay içimi uğraması kesmeyince Telekom'la giriştiği göğüs göğüse çarpışması sırasında kendisini telefonla bunaltmak suretiyle öğleden sonra da bize gelmesini sağladım Ali abimin:)
-Ali abi bitti mi işin?
-Bitmedi kızım.
-Ne zaman biter ya da biter mi?
-Bekliyorum işte kızım..
------
-Lobin (Robin) işin bitince diyorum bize gelsen?
-İşim bitince bakarım.
-Gelsen de (bir bahane bulmam lazım) benim sağ kliği kaldırsan diyorum? Abi seni neden bekletiyorlar bu kadar?
-Gelince konuşuruz..

Duymak istediğim şeyi duyunca rahatlıyorum çünkü konsantrasyon eksikliğimi hiç hissetmeden dinlemeyi başarabildiğim Ali abimle zaman geçirmeyi çok seviyoruz Hakan, babam ve ben.
Geliyor Ali abim. Güzel ve yerinde kullandığı güzel Türkçe ile sohbet ederken aniden aklıma geldiği için Hakan'a bozulan dimmerın yapılması gerektiğini hatırlattığım an dimmerla buluşuyor Ali abim. Hiç üşenmeden arabasının arkasında taşıdığı şık el aleti çantasını almaya gidiyor.


Oturuyorlar yemek masası sandalyelerine Hakan'la.


Yayıyorlar el aletlerini, çıkarıyor Ali abim gayet havalı görünen havyasını.


Ya ondadır ya bunda :P

Hakan'ın dimmerların tamirinden anlamam dediğinde gözden çıkardığım dimmerı atıl olarak başka bir dimmerla karman çorman ederek bir güzel onarıyor Ali abim. Teşekkürün bini bir para!

Sonra daha önceden aktive ettiği kopyalama engelle komutunu silmek üzere geçiyor bilgisayarın başına. Pörtlediği için 256 ramlerden sadece bir tanesine kaldığımızdan yavaşlayan makine benim sinir sisteminde ciddi bir gerginlik yaratsa da o iş de kurtulmuyor Ali abimin elinden.. Sabrına da hayranım Ali abimin :) Adam sakin adam :)

Bir gün sonra arıyor Ali abim; -Gülen sana 256'lık ram buldum. Yarın getiririm.
Şaşırıp seviniyorum, duygularım had safhada, işim görüldü diye değil, beni düşündüğü için, beni düşünecek kadar boş zaman yaratacak kadar beni sevdiği için;
-Rami boş ver Ali abim, sen gel yeter.
Ertesi gün Ali abim rami getirip kasaya yerleştirir çünkü sabırsızlığından her işi yüzüne gözüne bulaştıran Gülen'in bilgisayardaki işlerini hızlıca yapması buna bağlıdır.

Aylar aylar önce Ali abimle tanışmamıza neden olan olay sonrasında gelişen telefon iletişimimizin yüzyüze de bir boyut kazanacağı hiç aklıma gelmezdi. İnanılması güç, hayatımıza daha da mutluluk ekleyen olaylar yaşıyorum :)

Biz Ali abimi çok seviyoruz..
Çünkü düşünceli çünkü sevecen çünkü anlayan çünkü anlatan.. çünkü çünkü..

Not: Bu blog artık üzerine ölü toprağı serpilmiş bir blog değildir. Bu blog artık beni hüzünlendirmiyor.
Not 2: 100. izleyici için armağan verilir de 100. yazıyı yazan Gülen'in armağanı nerededir ve nedir :P
Hihohoho! Bana ne isterim hediyemi :D
Not 3: Bugün benim doğum günüm. Bu yazı Ali abime doğum günü armağanımdır :)







Tam Metin
Etiketler:

Karachi ve Malika

6 Haziran 2010 Pazar Gönderen Yazmak Keyiftir 4 yorum

Uzun zamandır dikkatimi çekiyor. Ne mi ?. Ben FaceBlog ta yazmayı bıraktığımdan bu yana FaceBlog izleyicileri artıyor. Yazarlarının bile artık yazı yazmadığı bir blog un izleyicileri artmakta. Bana ilginç geliyor. FaceBlog yazarlarının bunu galiba düşünmesi gerekiyor. İlginç bir konu daha;
FaceBlog 100. izleyicisi ile de tanıştı nihayet. 100. izleyicimiz ilginç birisi. Profili gizli. Gizli olmasına rağmen ufak bir araştırmayla bulduk ki; kendisi acılarla dolu bir tarihe sahip dost ve kardeş ülke Pakistanın Karachi kentinden bir hanımefendi. Zannediyorumki kendisi iyi türkçe biliyor ve türk bloglarının sıkı bir izleyicisi.
Kendisine FaceBlog ailesi adına "hoş geldin" diyor ve sağlıklı, mutlu bir hayat sürmesini sevgilerimizle temenni ediyoruz. Eğer bize yazar ise kendisine bizi hatırlaması için küçük bir hediye göndermek istiyoruz.

Hi Dear Malika, You are Welcome !
This is very surprising event for us that you are a 100th followers of our blog. Sincerely, there is an extra surprising emotional things in that event as you are from Pakistan, a country which Turkiye and Turkish people has a deep feelings for it.
Please write us to my personal email addr.(aliikizkaya@gmail.com) that we obtain your address for sending to you a little gift as a memorial of that happy event. As we are FaceBlog authors Family; we wish to you and to your family a happy and healthy life.

Tam Metin
Etiketler: ,