Gülen Tezer Üstün Hanımefendi
Sıcak kanlı, astarı yüzüne denk, abi dediğinde ciğerinin ucu gözükenlerden. Hareketliliği sever. Yapalım bitirelim ister bir yapısı var. O da bizler gibi naif düşünce, derin duyguları yazmayı seviyor. Kelimelerin örtülü anlamlarına bulmaca misali keşfedilmeyi bekleyen küçüçük ama kocaman düşünceler saklamaktan çok hoşlanıyor. Kendisine sormuştuk, sen nesin ? diye. Cevabı ilginçti ve pek rastlanılır cinsten de değildi. Cevabında kendisini; Siluetinin sigara dumanlarının mavi neon ışıkları altında hareler yarattığı salaş bir Fransız barında çıplak ayakla Fransızca caz söyleyen Tunus'lu bir çingene olarak betimlemişti. Kendileri aktif bir dekatloncu ve eski bir boksör. Ateşi Çalan Adamla 347 yıldır evli. 65 tane çocuğu var. Ve isimleri, hinti, minti, tinti, cinti, pinti, dinti, kinti... Pardon kim ne dedi ?.
Çınar Hanımefendi
Bizce kendisi bir okyanus sakini. Okyanus kadar sakin ve okyanusun ortasında, haritada gözükmeyecek kadar ufak bir adanın sakini Çınar Hanımefendi. Ya da okyanus ortasında dipten göğe dallarını uzatmış serin gölgeli bir ağaç. Kendisini teste alsalar, onun da rengi mavidir diye bahse girerdim. Az sayıda kalmış Hanımefendi ünvanını hakettiğini düşündüğümüz yazar dostlarımızdan bir tanesi. İnsanların pek takılmayacağı ufak detaylar üzerinden kocaman şeyler yazar, bize insan olduğumuzu ve vicdanı elimizden bırakmamamızı hatırlatan yumuşacık hikayeler anlatır. Hele çocuk edebiyatının can çekiştiği şu dönemde, onun gibi hikaye anlatıcılarına gelecek nesillerin yüreklerine sevgi ekebilmek için öyle çok ihtiyacımız var ki.
Emrah Ateş Beyefendi
Cehennemin içinden, yalandan ve ihanetten yardım görmeksizin kendini çıkarmış pırıl pırıl bir pırlanta genç. Onca zahmetli hayatının içinde şiire vurulmuş. En büyük aşkı şiir. Kelimelerle oynamak hoşuna gidiyor. Büyük istekleri olmayan kanaatkar ve güleç bir insan gibi delikanlı. 1 Aralık 2009 da Vatani hizmeti için uğurlayacağız kendisini. Fakat kendisi merak etmeyin ben çarşı izinlerinde yazarım, yalnız bırakmam sizleri, sizler de unutmazsınız Emrah kardeşinizi diyor. Seni nasıl unutabiliriz ki aydınlık yüzlü genç.
Aysema Hanımefendi
Bir cumhuriyet öğretmeni. İnsanın üstünlüğüne inanan bir eğitimci ve bir anne. Haksızlığa, karanlığa tahammülü olmayan ve bunu her seferde dile getiren rüzgarın eğemediği hanımefendi bir ağaç. Kendi profilinde aynen kendisi şöyle betimliyor;Yazmak mı Yaşamak mı diye sordum kendime.
Neden ikisi de olmasın dyerek yola çıktım. Çünkü ikisi de vazgeçilmezdi benim için. Bizimle de birlikte yazdığı ve ailemizin bir bireyi olduğu için kendisine bir kez daha teşekkür ediyor, ellerinden öpüyoruz bize öğrettikleri için.
Baş Cadı Belgin Hanımefendi
Aklından geçeni dilinden döküveren, dobracı, her olayın iyi tarafını görmeye çalısıp, bazen de başaramayan, sonbahar ve kışları biraz hüzünlü, ilkbahar ve yazları içi kıpır kıpır yaşama sevinci dolan, hassas, kırılgan bir kış meyvesiyim, diyerek tanımlıyor kendisini Belgin Hanımefendi. Kendisi, bizim yazar ailemizin eli çabuk gayretkeşlerinden. Canı tez, yardımsever ve hoş dilli bir hanım. Biz kendisini tek yazar gibi zannederken yanında sevgili kızını da bir hikayeci olarak getiriverdi. Analı kızlı bizim konakta yazıp duruyorlar. Her ikisine de, cadılar kampına sevgilerimizi gönderiyoruz.
İçimdeki Yolculuk veya Funda Hanımefendi
yaşamı seviyorum. zaman zaman çılgınca,kahredici, kesinlikle mutsuz oldum ve üzüldüm.ama tüm bunlara ragmen yalnızca hayatta olmanın bile başlı başına muhteşem birşey oldugunu biliyorum.geçte olsa mutlu bir yuvaya sahip oldum. şimdi sevmenin,sevilmenin içimde yarattıgı o huzurla.bir mutluluk daha eklensin.istiyorum.. diyor, kendi profilinde. Hayat, onu da Emrah kardeşimiz gibi acı sınavlardan hem de çok yakın bildiği insanların eliyle geçirmiş. Fakat ümidini kaybetmemiş. Konuşkan, sıcak kanlı, dert ortağı bir hanımefendi. Yakışıklısı ile güney illerinden birinden bize yazıyor. Ona yuvasında sağlık, huzur ve mutluluklar dilerken selam ve muhabbetimizi gönderiyoruz.