Kimsin Sen Ali İkizkaya
23 Ocak 2010 Cumartesi
11
yorum
Askere geldim geleli tarihleri unutur oldum şafak saymayayım diye. İsimleri türküleri hep unuttum. Ama unutmadığım bir insan vardır ki ( unutamam da dürüm borcum var :) ) o da Ali Abeydir.
Askere gelmeden 1 ay önce felandır sanırım. Ali Abey İstanbul'a gelmişti ve Taksim'de buluşmıutuk onunla. '' Boruların orada ( gülüşmeler ) buluşalım '' demiştim ona. '' Üzerimde yeşil bir mont olacak'' demişti bana. Doğrucu adam ha montu da yeşil.
Ali Abeyin ilk anda sevdiğim özelliği nedir biliyor musunuz ? Size sımsıkı sarılması. O mecburi yaşlanmaya başlamış olgun yüzü ve bıyık altından o ince çocuksu gülümsemesiyle bir ADAM'dır o! Geldiği gibi sanki öz kardeşini görmüşçesine sarıldı direk. Öpüştük koklaştık. O an'a kadar '' '' acaba elimi mi uzatsam, admımı mı söylesem ilk, abi mi desem adının yanına bey mi eklesem '' gibi, sanki iş görüşmesi pilanları yaparken Ali Abey beni tüm bu dertlerden anında kurtardı. Babo diye hitap ediyorum ona.
O öyle biridir ki ilk kez buluştuğu kişideki iyiliği görünce hayatının kapılarını sonuna kadar açar. Ona dürüm ısmarlar.
O kişi askere gittiğinde '' neden aramıyon babo '' diye fırça atar.
Evinin kapılarını sonuna kadar açar
''Canım sıkıldı de'' ben anlarım, der.
Yani eğer aklınızın bir köşesinde ''lan bu Ali ne ayak '' diye düşüneniniz var ise; Babo'dur o. O, Abidir. O insanları insan oldukları için sever ve hemen sarılır. Eğer yine aklınızdan bu adamla çay içsem mi diye düşünüyorsanız hiç durmayın gidin için, dürümde ısmarlar :)
Ali Abey benim bir kere gördüğüm, arada telefonla konuştuğum, askere gittiğim için dostluğu ve kardeşliği biraz yarım bıraktığım insandır. Bana kırılma Ali Abey. İlk fırsatta arıyacağım seni. Cansın sen. Özledim seni. Yazın gelicem yanına inşallah.
Ve tüm blogcanlar. Arada bir kendi bloguma yazmaya çalışıyorum. Burayı biraz boşladım zamansızlıktan kızmayın bana. Her biriniz inanıyorum ki ayrı bir can'sınız. Hepinizlle birgün çay içmek nasip olur umarım. Şimdilik dikkat edin kendinize.
Şafak atar
baba yatar
bitmez ulennn 405 :)
Askere gelmeden 1 ay önce felandır sanırım. Ali Abey İstanbul'a gelmişti ve Taksim'de buluşmıutuk onunla. '' Boruların orada ( gülüşmeler ) buluşalım '' demiştim ona. '' Üzerimde yeşil bir mont olacak'' demişti bana. Doğrucu adam ha montu da yeşil.
Ali Abeyin ilk anda sevdiğim özelliği nedir biliyor musunuz ? Size sımsıkı sarılması. O mecburi yaşlanmaya başlamış olgun yüzü ve bıyık altından o ince çocuksu gülümsemesiyle bir ADAM'dır o! Geldiği gibi sanki öz kardeşini görmüşçesine sarıldı direk. Öpüştük koklaştık. O an'a kadar '' '' acaba elimi mi uzatsam, admımı mı söylesem ilk, abi mi desem adının yanına bey mi eklesem '' gibi, sanki iş görüşmesi pilanları yaparken Ali Abey beni tüm bu dertlerden anında kurtardı. Babo diye hitap ediyorum ona.
O öyle biridir ki ilk kez buluştuğu kişideki iyiliği görünce hayatının kapılarını sonuna kadar açar. Ona dürüm ısmarlar.
O kişi askere gittiğinde '' neden aramıyon babo '' diye fırça atar.
Evinin kapılarını sonuna kadar açar
''Canım sıkıldı de'' ben anlarım, der.
Yani eğer aklınızın bir köşesinde ''lan bu Ali ne ayak '' diye düşüneniniz var ise; Babo'dur o. O, Abidir. O insanları insan oldukları için sever ve hemen sarılır. Eğer yine aklınızdan bu adamla çay içsem mi diye düşünüyorsanız hiç durmayın gidin için, dürümde ısmarlar :)
Ali Abey benim bir kere gördüğüm, arada telefonla konuştuğum, askere gittiğim için dostluğu ve kardeşliği biraz yarım bıraktığım insandır. Bana kırılma Ali Abey. İlk fırsatta arıyacağım seni. Cansın sen. Özledim seni. Yazın gelicem yanına inşallah.
Ve tüm blogcanlar. Arada bir kendi bloguma yazmaya çalışıyorum. Burayı biraz boşladım zamansızlıktan kızmayın bana. Her biriniz inanıyorum ki ayrı bir can'sınız. Hepinizlle birgün çay içmek nasip olur umarım. Şimdilik dikkat edin kendinize.
Şafak atar
baba yatar
bitmez ulennn 405 :)
Etiketler:
Emrah Ates,
InsancaHaller,
Yasam