Istanbul

14 Ekim 2009 Çarşamba Gönderen Belgin

Şu Blog alemi ne acaip bir dünya….
Burada yeni insanlarla tanışıyorsun, yeni hayatlara, yaşamlara açtıkları pencerelerden bakma şansını yakalıyorsun, eğer kendi blogun varsa sen onlara yeni pencereler açabiliyorsun.

Burada çok güzel insanlarla tanıştım, onları önce yüreklerinden akan yazılarıyla tanıdım ve çok sevdim. 3. Ekimde Ìstanbul´a gittiğimdeyse yüz yüze tanışma fırsatı buldum. Evet hepsi düşündüğüm, hayal ettiğim gibiydiler. Beni sıcacık sardılar, sarmaladılar. Mayamın, Efsamın yakınlığı, sıcak dostlukları aklımın kuytu bir köşesinde saklanan son endişe kırıntılarınıda yok etti.

Sanal dünya denen bu dünyada gerçek ve yürekten gelen dostlukların oluşabileceğinin ispatıydı işte bu buluşma. Beklentisiz, kasıntısız, yapmacıksız, birbirimize olduğumuz gibi davrandığımız, sıcacık bir buluşmaydı. O an hissettiklerimi Mayam bu yazısında ne güzel anlatmış (kelimelerle dans etmekte ben ne yazık ki onun kadar başarılı değilim).

Ama anlatmaya baştan başlasam iyi olacak galiba:)
3. Ekim, Cumartesi, Saat 06:00: Gözlerimi açıyorum ve saate bakıyorum, uff kalkmak için daha çok erken. Neyse yatakta biraz döndükten sonra anlıyorum ki, artık uykum kaçmış. Kalkıyorum ve ilaçlarımı alıp, balkona sigara içmeye çıkıyorum. Aklım daha toplanılacak eşyalarda, hazırlanacak bavulda. Başlıyorum eşyalarımı toplamaya, uyuyan ev halkını rahatsız etmeden toplaya bildiklerimi topluyor, hole yığıyorum. Çayımı içip bilgisayarın başına geçiyorum, blogları dolaşıp, maillerime bakıyorum. Duşumu alıp, saçlarımı fönlüyorum.

Saat 07:15: Sabrım tükenmiş ve heyecandan kalbim güp güp atıyor, bir an evvel bavulumu da hazırlayıp, her şeyi hazır etmem gerek. Gidip eşimi kaldırıyorum, daha çok erken diye mızmızlanmasını dinlemeyip, onu banyoya kovalıyorum. O homurdanarak banyonun yolunu tutunca, yatak odasını ele geçiriyorum. Yatağı düzeltip, başlıyorum götüreceklerimi dürüp, yatağın üstüne yığmaya. Bavullarım hazır olunca içim rahatlıyor. Bu arada bizim ufak cadı uyanıyor, biraz onunla onun yatağında, yatak keyfi yapıyoruz. Sonra banyosunu bitiren babamızı taze ekmek almaya gönderiyoruz. Hazır babamız gitmişken, küçük cadıya banyo yaptırıyorum, sıpa o kadar kıpırdak ki, benide baştan başa ıslatıyor, böylece ikinci duşumuda almış oluyorum.

Babamız gelince hep birlikte kahvaltımızı yapıyoruz ve mutfağı toplamayı, bulaşıkları makineye koyma işini babamızın üzerine yıkıp, küçük cadıyla süs yapmaya gidiyoruz.

Saat 10:30 da hava limanına gitmek için yola çıkıyoruz. Hava limanına varınca, bavullarımı veriyorum. Bizimkilerle vedalaşıp, pasaport kontrolünden geçip, bekleme salonuna gidiyorum. Daha uçağın kalkmasına çok var, kendime bir kahve alıp, kitap okuyorum. Uçağa binme saati gelince, uçağa binip yerime yerleşiyorum. Uçak 35 dakika geç kalkıyor, ben yine kitap okuyorum, elimdeki kitap bitince, ikincisine başlıyorum (ee tedbirli kadınım ben:))

Ìstanbul´a iniyoruz, pasaport kontrolünden çıkıp, bavullarımı alıp hava limanından dışarıya çıkıyorum. Beni almaya gelecek olan, Dünya Göz Hastanesinin arabasını, bana verilen talimata göre, hava limanının önünde beklemeye başlıyorum. Bir saatten fazla oralarda gezindikten sonra arabayı göremeyince Nur ablamı arayıp, taksiyle Otele gitmeye karar verdiğimi bildiriyorum. Neyse taksiyle yoldayken, Mayadan telefon geliyor, nerede olduğumu, Otele ulaşıp ulaşmadığımı soruyor, ona yolda olduğumu, yakında Otelde olacağımı söylüyorum.
Otele varır varmaz, işlemlerimi halledip, odama yerleşiyorum. Otelin önündeki masalardan birine oturup, başlıyorum beklemeye, heyecan son dorukta. Gelen geçenleri gözetlemeye başlıyorum. Neyse bir zaman sonra köşeden iki güzel hanım, Mayayla, Efsa görünüyorlar, ben onları hiç görmemiş olsam da (Mayamı resimlerinden tanıyordum) yüzlerindeki ışıktan tanıyorum. Sarılıp selamlaşıyoruz ve demli çay eşliğinde kasıntısız, sıcacık koyu bir sohbete dalıyoruz. Mayamın: “Hadi acıkmışsınızdır, sizi yemeğe götüreyim.” teklifiyle, Ìstiklâl caddesine doğru yola koyuluyoruz. Efsayla ikimiz Ìstanbul´un yabancısı olduğumuz için, Mayanın gözü üzerimizden hiç eksik olmuyor.

Neyse bir Restorana giriyoruz, yer olmadığı için biraz bekliyoruz, yer boşalınca, yerlerimize yerleşip, yemeklerimizi sipariş ediyoruz. Yemekler ne hikmetse bir türlü gelmek bilmiyor, bizde beklerken sohbeti iyice koyulaştırıyoruz. Efsa, arkadaşlarının onu saat 11 e doğru alacaklarını söyleyince, Otele dönüp orada beklemeye karar veriyoruz. Otele varınca Mayanın o gece bende kalması için işlemleri halledip, Efsanın arkadaşlarını beklemeye başlıyoruz. Efsanın arkadaşları ne hikmetse, ana cadde üzerinde olan Oteli bir türlü bulup gelemiyorlar. Bu arada Ìstiklâl caddesinde bizi bekleyen Mayanın diğer arkadaşı beklerken ağaç oluyor tabii ki. Neyse biraz gel gitten sonra Efsayla vedalaşıp onu arkadaşlarına teslim edip, Ìstiklâl caddesinde bizi bekleyen, beklerken neredeyse çiçek açan arkadaşımızıda alıp, bir yerlerde oturup sohbet etmeye gidiyoruz. Mayamın arkadaşı çok hoş bir insan, sıcak kanlı ve sevecen.

Bizler içeceklerimizin ve bol kahkahalı sohbetin eşliğinde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Otele dönmek için kalkmaya karar verdiğimizde ise saatler gecenin 04:30 nu gösteriyor. Birazda Otelin önünde sohbet ediyoruz ve Maya arkadaşını durağa bırakmak için gidince, bende odama çıkıyorum. Yattığımızdaysa saat tam 06:15 ti ve ben böylece çok hoş ve bol kahkahalı bir 24 saat geçirmiş oldum.
O gecemi tatlandıran Mayama, Efsama ve adı bende saklı, hoşsohbet arkadaşa nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Teşekkür kelimesi onların bana verdikleri mutluluğun yanında o kadar yetersiz kalıyor ki. Sadece bu üç güzel insanı çok ama çok sevdiğimi söylemek istiyorum.
Devam edecek:)

Etiketler: ,

Bu Yazara ve İlgili Etikete Bağlı, İlginizi Çekebilecek Olanlar



  1. Sevgili Belgin,
    Yazını su içer gibi okudum. Dostluğun paylaşılması kadar olmasa da, dostluğa dair yazılanları okumak da çok güzel...

    Yeni dostluklarda buluşmak dileğiyle...

  2. Sevgili Aysema ögretmenim, dostluklar her zaman güzeldir, ama ne bileyim burada kurulan dostluklarin tadi bir baska:))

    Sevgilerimle

  3. Sevgili Belgin !
    Her şeyden önce geçmiş olsun ve hoş geldin. Sevgili Efsa ve Maya ile keyifli zamanlar geçirmişsin. Eh ne diyelim, afiyet olsun ve daha nicelerine.
    Sevgiyle..

  4. Canım, ne güzel bir duygu, buradan yazıştığın duygularını bildiğin insanlarla, tanışıp sohbet etmek değili mi..?

    Hoşgeldin, güle güle gittin, hiç haberimiz olmadan. Hani buraya da gelecektin..? Bir daha ki sefere bize de bekliyoruz, Ankara'lılar olarak:)

    Sevgiler,cadılara selamlar

  5. Ali abim, cok tesekkür ederim. Insallah bir gün sizlerlede tanisma firsatini yakalarim:))

    Sevgilerimle

  6. Cinar ablam, sagol canim. En kisa zamanda Ankaradayim, haberiniz olsun:))

    Öpüyorum ablam:)

  7. Belgin Hn. sizi de Efsa Hn.' ı da sadece yazılarınızdan tanıyorum ama arkadaşım olan Maya'dan çok dinledim sizleri ve o güzel an ve anılarınızı.

    Ve dediğinize de katılıyorum ''şu blog ne acaip bir dünya'' :)

  8. Sevgili Ask ve Zehir, dostumun dostu dostumdur:)) Hosgeldiniz:))

    Sevgilerimle

  9. Belgin'im, tarih benim için kötü bir tarih olmasaydı sana sarılan, seni sarıp sarmalayan o kişiler arasında ben de olacaktım :( Kaçırdığım bu önemli ve özel fırsatı üzülerek hatırlayacağım :( Toparlanamadım. Ne kadar zordu, yaşayanların anlayacağı bir zorluk :( Ama bir dahaki gelişinde Ege bölgesinde sendeyim. Seni çok seviyorum Almanya'daki kız kardeşim :)
    Gözlüksüz de güzelsin :)

  10. Aşk ve Zehir, dostumun dostunun dostu benim de dostumdur. Buradaolmanızdan mutluluk duyan Gülen'den sevgilerle..

  11. Gülenim, en kisa zamanda, ilk firsatta kendimi Ankaraya aticam, haberin olsun:)) Seni cok özledim ben...
    Öpüyorum canimin ici:)

  12. Sevgili Gülen Tezer Üstün ve Belgin Hn. tşk. ederim nezaketiniz için, sevgilerimle

Yorum Gönder

İnsana Dair ve İnsanca Her Türlü Halin ve Yorumun Üstünlüğüne, Biricikliğine İnanıyorsanız. Lütfen Siz de Paylaşın.