Öpücüğün Miladı

28 Şubat 2010 Pazar Gönderen Adsız 4 yorum
Yukardaki fotoğraf karesi, ikinci dünya savaşının bittiği anı bir öpücükle New York sokaklarında ölümsüzleştiren denizciyle hemşire hanıma ait. Ve öpüştükleri ana kadar da her ikisi de birbirlerini tanımıyorlar. Karedeki coşku, sevinç ve mutluluk şu an gibi taptaze duruyor değil mi ?. Konuşmak yerine sevinç ve mutluluklarını birbirlerine kocaman bir öpücükle anlatıyorlar..
Milattan önce Roma'da yasayan bir ayakkabıcının çok geveze bir karısı vardır.
Günün birinde sabrı taşan adam yerinden fırlar ve karısının dudaklarını kendi dudaklarıyla kapatır.
Hoşlarına gider keşfettikleri bu yakınlaşma.
Ama yalancı tanrılara taptıkları gerekçesiyle tutuklanırlar ve çok geçmeden. Ayakkabıcı ,yargılandıgı mahkemede hayatın tadını anlamak için insanların mutlaka dudak dudaga öpüşmesi gerektiğini söyler.
Hakim,kendisi gibi yaşlı olan karısını öpse de bir tat alamaz ve ayakkabıcıyı yalancılıkla suçlar. Öpüşmenin mucidi,hakime genç bir kızın dudaklarını önerince hakimin karısının öfkesiyle karşılaşır ve en karanlık zindana atılır...
Paul Eluard'dan sevgi düşmanlarının korkacağı dizeler:
İnsanlarda tek sıcak kanun
Üzümden şarap yapmaları
Kömürden ateş yapmaları
Öpücüklerden insan yapmalarıdır.. .
okuyor oldugum Sunay Akın'dan gülümseten satırlar...
Tam Metin

Eskiden Siyah-Beyazdı Dünyamız

25 Şubat 2010 Perşembe Gönderen Belgin 5 yorum
Akşam yemeklerinden sonra çekirdeklerin alınıp koşa koşa gidildiği, yazlık Sinemalar kalmadı artık. Şimdilerde Ayhan Işığa aşık olunmuyor, Adile Teyze gülmüyor. Ne Aliye Rona anne, ne Hulusi Kentmen baba oluyor. Evde kalan kızımız Ayşen Gruda çoktan evlendi. İnsanlara o meşhur selamını vermiyor artık Sadri Alışık.

Siyah Beyazdı o yıllarda hayatımız, komşuluk daha samimiydi. Kapı önlerinde oturulur, çayların eşliğinde koyu sohbetler edilirdi. Aşıklar gizlice mektuplaşır, Aşklar ağaçlara kazınırdı. Erkek çocukların telden arabaları, kız çocuklarının bezden bebekleri vardı.
Siyah-Beyazdı hayatlar çok eskiden. Sabahları sımsıcak selamlar verilirdi karşılaştığınız tüm insanlara. Akşamları mısır patlatılırdı sıcak, samimi sobalı evlerde. Dedeler-Nineler masallar anlatırlardı torunlarına. Bazı geceler nine el kirmanında yün eğirirdi, torunlarsa hayran hayran seyrederdi marifetli ninenin ellerinde dönen kirmanı.

Televizyon girmeden önce evlerimize, bu kadar renkli değildi hayatlarımız.

Geceleri Araba Alarmı sesiyle değil, Bekçi düdüğüyle uyanırdı insanlar. Rüyalar bile daha tatlıydı. Damalı arabalar herkesin hâyâllerini süslerdi.

Hâyâllere, Hasretlere, Aşklara MP3 ler değil, 45 lik Plaklardan Zeki Müren eşlik ederdi o güzel sesiyle.

Sonra yavaş yavaş kaybolmaya başladı Siyah-Beyaz dünyamız. Renklendi, ışıl ışıl oldu hayatlarımız. Bu ışıltının arasında önce yazlık Sinemaları kaybettik, sonra samimi komşuluk ilişkilerimizi, tatlı rüyalarımızı kaybettik daha sonra o renkli Dünyanın altında.

En sonunda da kendimizi, insanlığımızı kaybettik ışıl ışıl göz kamaştıran renklerin arasında.

Keşke Dünyamız hep Siyah-Beyaz kalsaydı…

Yazan: Erhan Çerçi

Resimler: buradan
Tam Metin
Etiketler:

Kime ANAYASA

23 Şubat 2010 Salı Gönderen Yazmak Keyiftir 6 yorum
Magna Carta, Fransız İhtilali, Küba Devrimi ni bilmeyeniniz hemen hemen yok gibidir. Dünya tarihi göstermiştir ki İhtilaller ve Devrimleri Halklar yapar ve arkasından gelen dönemde de bir Anayasa yazar. İhtilaller haklar için yapılır. Ruhu itibariyle Halkın Haklarının Bütünüdür. Anayasa yeni hak istekleri doğrultusunda devrimlerin doğurduğu çocuklar gibidir. Anayasa, iki kelimeden oluşur. Ana ve Yasa. Bana göre Rahim ve Adl sıfatlarının bir araya gelmiş hali. Yani Esma-ü Hüsna nın iki tanesinin de güzel bir evliliği.
Fakat şunun haline bakarmısınız !
Zannediyorum Rahim sıfatının getirdiği dişilik hallerinden sebeple meclisin erkek nüfusunun nefsini kabartarak oradaki cins-i latiflerin yardımıyla tecavüze uğraya uğraya ne hale gelmiş. Şu haliyle çingen bohçası, bunun yanında gelin kızın çeyizi gibi kalır. Argomuzda "Anasını Halletmek" tabiri yok mu ? Aynen o halde.
Yazık günah !
Halkları/Vatandaşları için yaptıklarını ya da yapacaklarını iddia ettikleri Rahmü Adl, vatandaş ve vatandaşlık haklarıyla ilgili hiç bir madde içermiyor. Felan, filan, fişmanın refah ve yaşam hakkını düşünen tek bir seçilmiş yok mecliste. Tam anlamıyla kendi kabalarını yine aynı kavimden olan bir başkalarına karşı kollama ve emniyete alma kurallarının oluşturduğu metinler bütünü.
Var ise ? yüreği mangal gibi seçilmiş topluluğu .. Anayasanın ilk dört maddesini aşağıdaki gibi yazsınlar.

X.C. Devletinin Varlık Sebebi X.C. Vatandaşıdır.
X.C. Devletinin Tüm Vatandaşları Anayasa Önünde İstisnasız Eşittir.
X.C. Devleti X.C Vatandaşının Refahını ve İnsan Haklarını Sağlamakla Hükümlüdür.
X.C. Vatandaşlarının Vatandaşlık ve İnsan Hakları İçin X.C. Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkı Vardır.


Yazsınlar da görelim ki halkın ve her türlü ızdırabın çaresi olsun. Ama nerdee onlarda o yürek. Seçilmişim ya, istediğimi yaparım. Yukardaki metinin dördüncü maddesine göre "Yap Bakalım İstediğini de Görelim".

*** Yararlı Okuma Tavsiyesi: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ***
Tam Metin
Etiketler: ,

SİLKİNME VAKTİ

21 Şubat 2010 Pazar Gönderen aysema 11 yorum

Uzun süredir inatla yazmayacağım işte diyerek engelliyorum kendimi. Yazmak istemediğim ulusumuzun içinde bulunduğu durum. Ama olmuyor ki, düşünmeden ilgilenmeden duramıyorsunuz.

Memleket sorunlarını düşünmekten kendimizi unuttuk. İyimser olmak istiyorum. Aldırmaz, vurdumduymaz olmak istiyorum; yapamıyorum. Oysa yaşam akıp gidiyor biz farkına varamadan. Nice güzellikler, nice değerler heder oluyor.

Biri çıkıyor, hem de koskoca profesör, hukuktan döneceğini bile bile, hukuka aykırı yönetmelik hazırlıyor. Doğal olarak hukuka aykırı olduğu için dönüyor. Bu kez hiç sıkılmadan: "Hukukun arkasından dolanırız!" diyebiliyor. Yani hukuku hiçe sayıyor, suç işlediğini ilan ediyor. Amaç ne peki? " Biz yapacaktık, bırakmadılar!" diyerek halkın gözünü boyamak, oy avcılığına soyunmak...

Bu makama, bu iş için seçildiğini o da biliyor.

Eğitim ciddi iştir beyler bayanlar, silkinin kendinize gelin...

Yine birileri akıllarınca hukuka takla attırmaya çalışıyor, oysa kendi kazdıkları kuyuya tepetaklak düşecekler, haberleri yok! Bu ülkenin Cumhuriyet Savcıları var. Onları yürekten destekliyorum.

Tüm değerlerimize açık açık saldırıyorlar. Fişliyoruz diyor biri! Mahsus yapıyorlar. Ulusun sabrını zorluyorlar. Darbe olsun, parti kapatılsın diye çabalıyorlar. Çünkü her şeyi arapsaçına döndürdüler, sorumluluğu başkalarına atmanın yolunu arıyorlar. Ama yeter artık!


Bu ülke kolay kazanılmadı ki, kolay kaybedilsin! Her gün saçmalıklarınıza tanık olmaktan bıktık usandık. Bu ülke tarikat, cemaat, ticaret gibi yönetilelmez ki... Sanki hükümet siz değil de muhalefet partileri! En az onlar kadar siz de sorumlu davranın bari...

Aslında hepimizin silkinip kendimize gelmemizde sayısız yarar var. Yoksa yarın çok geç olacak değil mi canlarım?
Tam Metin
Etiketler: ,

Sonunda Dank Etti Kafama

20 Şubat 2010 Cumartesi Gönderen Yazmak Keyiftir 15 yorum
Siz bakmayın onun böyle gülemsediğine, şirinlik abidesi olduğuna, ufacıcık boyuna. Neler neler yapıyormuş meğer ?
Zaten çocukluğumu yedi bitirdi. Beyefendi, nazik görünüşüne güvendim. Arkadaşım, dostum olduğuna inandım hep. Meğerse her şeyi sevimliliğinin altına gizleyip yapıyormuş. İlk aşkım Mini yi de elimden alan oydu. Şüphelenmiştim yaşlanmayışına. Hep çocukluğum gibiydi. Garipsememiştim şu ana kadar. Ama DAANNKKK etti sonunda. Biraz önce televizyon seyrederken anladım neler çevirdiğini.
İyice bakın ! İyice Bakın Suratına Şunun !
Kocaman kulakları var değil mi ?
Bir de ellerinde eldiven. Parmak izin olmasın diye.
Tüm şüphelerim doğru. Biliyorum.
Bakın ! İyice bakın !
Kulakları kocaman ve yuvarlak. Ufacıcık boyu.
İşte !
Yanılmadığım gün gibi aşikar duruyor ortada.
Bu yuvarlak ve kocaman kulakları, bir de minnacık boyuyla dağlardan büyük numaralar yapıyor. Hem de akla hayale gelmeyecek, inanılmayacak hadiselere imza atıyormuş meğer.
Genel Kurmay Başkanı Or.Gen. İlker Başbuğ, Brüksel'deki Nato Karagahında görevli subaylarla sohbet ediyormuş. Subayların hepsi kurmay. Yani güvenilir insanlar. Ve sayıları iki elin parmakları kadar. Başka kimse yok içeride. Güvenlik önlemleri son derece sıkı ve üstelik Nato Karargahında bir salon. İlker Başbuğ zaten kendini dinleyemez. Nato daki subaylarımız zaten onu dinliyor. Odada onları dinleyen ve bu kadar sıkı güvenlik önlemini atlatacak biri var.
Kim olabilir sizce ?
İşte ! Boyu posu, kocaman kulaklarıyla içeriye girebilecek ve dinleyebilecek tek varlık
MİKİ FARE
Tüüü ! Tüühh Sana Miki Fare !. Yazıklar Olsun !. Sana Olan Sevgim Gözüne Dizine Dursun !.
Bana ha ! Hem de Bana ! Çocukluk Arkadaşına ha! Saf Sevgime ve Bağlılığıma Karşılık Hem de !. Madem her şeyi dinliyordun; neden babamın evden gideceğini söylemedin zamanında haa ? Hainsin sen işte !. Oyuncak ayımı da çalanı biliyordun !. Söylemedin ağlamama aldırış etmeden. Ard niyetlisin sen ! Beni de dinledin yıllardır. Her şeyimi biliyorsun. Biliyorsun bilmesine de;
Niye bazılarının konuştuklarını internet meraklısı Guffy e söylüyorsun ?. O da başkalarına ..
Ayıp değil mi Ha ? Hani Sen Kötü Şeyler Yapmazdın ?
Neden birinin, birilerinin ve benim söylediklerimi oraya buraya düşürmüyorsun ?

KİRLİSİN
BİTLİSİN
KORKAKSIN SEN MİKİ FARE

MUM BACAKLARIN TİTRİYOR

ÖDLEĞİN TEKİSİN SEN


ARTIK SENİ SEVMİYORUM

MİKİ FARE


Tam Metin
Etiketler: ,

Bunları Biliyormuydunuz?

18 Şubat 2010 Perşembe Gönderen Belgin 5 yorum
Buyrum Bu Birincisi;
- Vancouver Kenya´da bir şehirdir, şimdi orası çok soğuk olduğu için Kış Olimpiyatları orada yapılıyor !
Nasıl ama ?
Olmadı mı ?
Bu da ikincisi ;

- Gürcistan, Afrika kıtasındadır !
Yetmedi mi ? .. Öyleyse ..
Alın size bir tane daha ;

- 12 ton, 1200 kiloya eşittir !
Kesmedi derseniz, bu da sonuncusu ;
- Ìspanya´nın başkenti Roma´dır !

Şaşkın bakışlarınızdan anladığım kadarıyla sizler de bunları bilmiyordunuz değil mi ? Neyse ki geç olmadan hep beraber öğrenmiş olduk:)

Durun durun !
Panik yapmayın, henüz delirmedim:) Bunlar benim saçmalamalarım değil yahu, bunlar gençlerin ağzından duyduğum acı gerçekler.


Meğerse ben, bunların hepsini yanlış biliyormuşum. Bu gerçekleri (!) dinlediğimde bu gün bir yaşıma daha girdim. Böyle giderse ben çok hızlı bir şekilde yaş alacağım arkadaşlar. Eeee böyle şeyleri her duyduğumda bir yaş atlarsam, yakında bininci yaş günümü kutlayabiliriz hep beraber:)

Bu çocuklar okulda ne öğreniyorlar çok merak ediyorum:)
Allahım aklıma sen sahip çık!

Tam Metin

Yine aynı yerlerdeyim...

17 Şubat 2010 Çarşamba Gönderen Adsız 3 yorum
Bacaklarıma değen yumuşaklıkla aniden geriye sendeledim korktum mu?
Sanmam korkacağım kadar değildi.
Elimde çayım simidim,yurt kapısının demirlerine yaslanmış kimbilir nerelerde dolaşıyordu beynim,bu yüzden irkildim.
Oysa bundan beş yıl önce böyle bir durumda çığlık çığlığa tepki verirdim.
Olaylara karşı ifadesizliğim belirdi bugünlerde eskisi gibi çok sesli değilim.
Hafif bir gülümsemeyle izin verdim bacaklarımın arasında gezinmesine Mızmız'ın
Mızmız mı dedim ?
Nede çabuk koyuvermiştim adını sarı tüyleri uçlara doğru kirden kahverengileşen köpekciğin.
Çabuk değildi aslında başka bir Mızmız'a benzettim
Elimdeki simit parçasını koydum önüne yemedi.
Yemezmiydi köpekler simidi ?
Oysa yerdi?
Yermiydi?
Yada ben bir köpekle karşılaşıp ona birşeyler vermeyeli hatırlayamayacağım kadar uzun zaman mı olmuştu.
Evet olmuştu sarı bir köpek bacaklarımın arasında dolaşmayalı uzunnnn zaman olmuştu.
Pazardı ,
o zamanlar sevmezdim pazarları .Pazarlar sevilmez mi demeyin ;
Hafta içi her sabah odun ,tezek karışımı bir soba yakar ,
bu soba iki güne bir borularıyla birlikte başınızdan aşağı kurum boşaltarak devrilir ,
tahta tabanı çökmüş sınıftan her süpürmede bir kova kum çıkar ve o toz bulutu arasında saçlarınız kahverengiye çalarsa
ve sizin tüm bunlardan sonra gireceğiniz sıcacık bir banyo yerine boruları donmuş odanın birinin kenarına 1 metrekarelik, tuğla yükseltilerek yapılmış bir banyo bekliyorsa.
sizin tek banyo şansınızda hafta sonları öğretmen evindeki ise
ve cumartesi sıcacık banyoyu,arkadaş koridor sohbetlerini,
tek eğlence batak masalarını bırakıp pazar sabahı saat 12'de köye dönen minübüsü kaçırmamak için köy minübüsçülerini arıyorsanız telefon telefon üstüne
SEVMEZSİNİZ.
Sevmiyorken yine bir pazar gününü omuzlarımda valizim ellerimde bir haftalık mutfak alışverişim .
Yol kenarındaki bakkalın önünde minübüsümü bekliyorken dolaşmıştı bacaklarıma ,yine sarı ama daha büyükçe bir köpek yavrucağı .
Ama o zaman zavallı, attığım kuru ekmeği bile patilerinin arasına almasıyla yemesi bir olmuştu .
E şimdi bu yavru niye yemiyordu üstelik susam ekstrasıda vardı bu sefer
Soğuktu ,yiyecek bir şey bulamamış olacaktı ki kuru ekmeği bile yedi diğeri koca bir kemik gibi .
Ama bu Mızmız'ın sıcak ,hergün yurt yemeklerinin yediği önünde yemediği arkasındaydı sanırım yermi kuru ekmeği.
Onunda alıp getirseydim buralara o da yemezmiydi ki.
Alışırmıydı buralara yediği o kuru ekmeği versem bu defa beğenmezmiydi?
Köpeği de kendi nankörlüğüne alet etme Selda dedim kendi kendime bu senin nankörlüğün
kapımı asma kilit yerine normal kilitle açayım ,
yüzümü musluktan akan suyla yıkayayım,
okula kaldırımdan yürüyerek gideyim ,
yatak yapmak,toplamak zorunda kalmadan sabahları örtüsünü üzerine atıp çıkayım
gibi basit isteklerin varken şimdi ne bu memnuniyetsizlik ?
Ne bu unutkanlık ?
Ne çabuk alışıyoruz bulunduğumuz ortama ne çabuk unutuyoruz ... ve bir köpek yavrusu ne çok şey hatırlatabiliyor insana .
Tam Metin
Etiketler: ,

TAM ŞU ANDA

11 Şubat 2010 Perşembe Gönderen aysema 8 yorum


Tam şu anda hepimiz iyiyiz...

Lütfen inanın, evet iyiyiz, çünkü nefes alıyoruz değil mi?

Dün işimizden ayrılmış olabiliriz, çok sevdiğimiz arkadaşımız bizi kırmış olabilir. Sevgilimizden beklediğimiz telefon gelmemiş olabilir.Hatta sevdiğimiz hiç istemediğimiz bir şekilde bırakıp gitmiş olabilir. Ya da henüz bir sevgilimiz bile yoktur.

"Bir kedim bile yok, anlıyor musun?" diyen ses kulakları çınlatabilir. Ah şu sınav belası da olmasa mı dediniz? Siz siz, genç arkadaşım, size soruyorum!

Nefes alıp veriyor musun ? Evet mi? O zaman iyisin derim ben de.

Şu an, tam da şimdi her şey yolunda. Nefes alıp veriyorum. Bunu anladığımda her anın güzelliğinin ayırdına varıyorum.

Tüm sevdiklerinizle mutluluğu paylaşacağınız sevgi dolu bir ömür diliyorum...

Unutmayalım: "Çıkmamış canda umut vardır." Umudumuzu diri tutarak yaşama sarılalım, gerisi çorap söküğü gibi gelsin mi?
Tam Metin
Etiketler: ,

BEN ÇOCUĞUM....

10 Şubat 2010 Çarşamba Gönderen icimdeki yolculuk 9 yorum
''ben daha çocugum.''bilmiyorum neden sokaklarda olduğumu. elbette benim de anam, babam vardı.
bilmiyorum hakim amca onların şimdi nerede olduklarını.yoo ,hayır hiç aramadılar.analığım aslında iyi bir kadındı ama o da babamın işsiz oluşuna üzülüp ,duruyordu hep.
ben istemez miyim sanırsın hakim amca  ;sıcak evde kardeşlerimle oynayayım ,annem ve babam beni okşasınlar.onların her dediklerini yapayım.onlar bana istediklerimi alsınlar.. herşeyi almasalarda olur.
ama hep sevgiyi versinler.istemezmiyim?
bilmiyorum dedim ya hakim amca! bana öğretilen buydu.karnın acıkınca ya çalacaksın ,ya da dileneceksin;
önce mendil sattım.sonra istedim ve dilendim.artık çalıyorum.çalmazsam ne yatacak yerim olur ,ne de yiyecek ekmeğim,
nuri abi öğretti tiner koklamayı.tiner koklayınca üşümüyorum.karnımda fazla acıkmıyor..hep evlerimziden ,anamızdan anlatıyoruz..
dedim ya hakim amca. ben çocuğum diye!..benim aklım ermez.ben bilmiyorum neden sokaklarda olduğumu.büyük sizsiniz.benim neden sokakta olduğumu siz daha iyi bilirsiniz..


biz hayvanları çok seviyoruz ,sizde severmisiniz hakim amca?onlara verdiğiniz bir parça sevgiden bir parça bize vermezmiydiniz?belki ozaman sizinle daha iyi anlaşırdık.bak!..görüyorsun hakim amca.sen bile azarlıyorsun ,bağırıyorsun bana.sokaktaki büyüklerim daha çok kzıyor bize.sen büyükken bu kadar kızarsan ,bizler için kanun yapmazsan ,bizleri korumak için yurtlar açmazsan onlar daha çok kızar bize.
biz her çocuk gibi şımarıklık yapmayız.bizim için şımarıklık terbiyesizliktir. sahi hakim amca biz çokmu terbiyesiziz? evimizde olsaydık ,anamız babamız bize terbiye verirlerdi değilmi hakim amca?


hepimiz kurtulmak isteriz.bize sabırlı davransalar ,bizi gerçekten sevmeye zorlasalar kendilerini; kediler gibi peşlerinden ayrılmayız be hakim amca..
bir daha karşına çıkmam hakim amca.ben şimdiden ilerde ne olacağımı biliyorum.
peki siz büyüklerim bizim için neler yapacağınızı düşünüyor musunuz?
bir parça sevgi istedik sizden  çok mu hakim amca.ben daha çocuğum sevgi istiyorum hakim amca...
Tam Metin
Etiketler: , ,

Greve destek

4 Şubat 2010 Perşembe Gönderen Adsız 6 yorum

Türkiye'nin her köşesinde ve bizde grev var ya sizde?
Tam Metin
Etiketler: ,