Neden Birlikte Olmalıyız

4 Ekim 2009 Pazar Gönderen Yazmak Keyiftir
Fotoğrafdaki görüntü hemen hemen herbirimiz tarafından en az bir kere hayatlarımızda dikkatimizi çekmiştir. Buna en az kendi adım kadar eminim. Belki de dalıp gitmişizdir bu görüntünün ıslak ve çamurlu diplerindeki hatıralara. Çocukluğun saflığıyla, amuda kalkıp aynısı gözüküyor mu ? diye bakmıştım ben de. Ve tam bir örneğini görmüştüm ama sembolizması ve ifade edebilecekleriyle ilgili düşünmeye, ne yeterli donanımım ne de hayatla ilgili bilgi birikimim vardı o masum yıllarda. Resmin resmi olduğu gibi bir şeyler düşünmüştüm çocukça.
Resmin Resmi ...
Şimdilerdeki aklım ve hırpalanmış, peşmurde vücudumla bildiğim Sen ..
Benim Aynam.. Sebebim, Nedenim, Niçinim, Sonucum...
Seni Sev
meliyim !.. Seni Seviyorum ..
Nedeni mi ?. Belki aşağıdaki gibidir ne dersin ?
Sana, bu sefil bedendeki nefes ve güney rüzgarlarıyla kurumuş dudaklarımın okumasını istermisin ? ... Sana ... Sebebime ...

Stewart, minik bir kasabadaki fakir bir işadamıydı.

Çocukluğundan beri bütün hayali dünyayı dolaşmaktı ama ard arda gelen olaylar yüzünden kasabasını terk edememiş, sonunda babasının pek de parlak olmayan işini devralmak zorunda kalmıştı.

Sevdiği bir karısı ve çocukları vardı. Ama işler iyi gitmiyordu. Borçlar birikmişti. Yaşadığı hayal kırıklığına bir de borçlar eklenince dayanacak gücü kalmamıştı.
Karlı bir gece arabasına binip, kasabanın biraz ötesinden akan nehrin kıyısındaki bara gidip, iyice sarhoş olana kadar içtikten sonra kendini köprünün üzerinden atıvermişti.
Stewart sulara düşerken, karanlık göklerden gelen bir konuşma duyuldu.
Tanrı, ikinci sınıf meleklerden birine görev veriyordu o anda.
- Eğer bu ümitsiz adama yeniden yaşama isteği vermeyi başarırsan, ben de sana çok istediğin o iki kanadı verir, seni birinci sınıf melek yaparım.
Ve, yeryüzüne tonton, yaşlı bir adam kılığında basarısız bir melek düşüyordu. O güne dek bir türlü verilen görevleri doğru dürüst yerine getiremediği için istediği kanatlara kavusamayan, kederli bir melekti bu. Görevi ise çok zordu.
Tümüyle çaresiz, borçlar içinde yüzen, hayallerini kaybetmiş, istediklerinden hiçbirine kavuşamamış, dünyayı gezmek isterken önemsiz bu kasabaya sıkışıp kalmış bir adama hayati yeniden sevdirecek, onu intihardan vazgeçirecekti.

Melek yeryüzüne indiğinde, bir polis Stewart'i sulardan çıkarıyordu. Melek Stewart ın ruhuna bir makaradaki filmi göstermeye başladı;
Kendini sulara atmadan once son içkisini ictigi barda oturuyor gördu ama orası simdi cok değişikti.
Serserilerin toplandigi, pis bir batakhane olmuştu.
Kimse Stewart'i tanımıyordu.
Stewart kasabaya donuyordu ama orada da eski dostlari onun kim oldugunu bilmeyen gozlerle ona bakıyorlardı.
Kasaba bakımsızdı, çirkindi, karanlıktı.
Eski bir okul arkadasi arka sokaklarda fahişelik yapıyordu.
Kendi karisi ise bir kütüphanede çalışan zavallı bir yaşlı kızdı.
O sulara atlamadan once unlu bir adam olarak dünyayı dolasan erkek kardeşinin ise bir kilisenin bahçesinde mezarı duruyordu.
Stewart, suya düşmesiyle çıkması arasında gecen bu bes dakikada her seyin nasil bu kadar değişebilmiş olduğunu anlayamadan etrafına bakarken 'ikinci sinif melek' yanına yaklaşıyordu.
Ona anlatmaya basliyordu.
- Sen hayatina son vermek istedin ya, ben daha iyisini yaptım, sen hiç bu dünyaya gelmemiş gibi oldun... Sen olmamış olsaydın ne olacaktı, gor...
Kardesim ne zaman oldu, diye soruyordu Stewart.
- Sen dokuz yasındayken o kuyuya düşmüştü ve sen onu kurtarmıştın... Ama ben senin doğumunu iptal edince ve sen hic dogmayinca onu kurtaracak kimse de olmadı... O çocukken oldu.
- Peki sinif arkadasim ne zaman fahise oldu?
- Bir gun o cok parasız kalmıştı, para bulabileceği hiçbir yer yoktu ve sen ona borç vermiştin... Ama sen olmayınca o gece kendini sattı ve sonra fahişe olarak kaldi.
- Kasaba niye boyle bakımsız ve korkunç gözüküyor?
- Cunku sen babanın yerini aldiktan sonra insanlardan para toplayıp kooperatifler kurmuştun, binalar yapmıştın, kasaba gelişmişti... Sen hic olmadığın icin o kooperatif kurulmadı, o binalar yapılmadı, kasaba bakımsız kaldi, o inşaatta çalışıp para kazanan bircok insan para kazanamayıp serseri oldu.
Butun seyircilerle birlikte Stewart da, bir insanin farkina varmadan ne kadar cok baska insanin hayatina degdigini, o hayatlari varlığıyla değiştirdiğini, en siradan insanin bile bu hayatta tahmin edemeyeceği olcude onemi olduğunu görüyordu.
Tavana asilmis, birçok değişik parçadan olusmus oyuncaklar vardir, her bir parça baska bir parcaya dokunarak bir ruzgar yaratır ve oyuncak donup durur. O parçalardan birini çıkardığınızda bütün ruzgari kesersiniz. Oyuncak kımıltısız kalir.
Frank Capra'nin o filminde de, hayatin aynen o oyuncak gibi birbirine degen insanlarla donduğunu, aradan bir tek insani bile çıkarıp aldığınızda hayatin donuşunu etkilediğinizi, bircok olayin farklılaştığını, herkesin sandığından daha buyuk bir rolü ve değeri olduğunu anlıyordunuz. Değersiz ve işlevsiz kimse yoktu. Stewart, o yasli ve tonton 'ikinci sinif' melek sayesinde bu gerçeği görünce intihar etmekten vazgeçiyordu. Kendisine o kadar manasız ve değersiz gozuken hayatinin aslında bircok insan icin ne kadar degerli olduğunu kavrıyordu. O intihar etmekten vazgeçince yeniden her sey eskisine donuyordu.
'Bu muhtesem bir hayat' isimli film, mutlu sonla biterken de gökyüzünde bir 'cin' sesi duyuluyordu. Tonton meleğe, Tanrı cok arzuladığı kanatlarını veriyordu.
Kendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır.
Değersiz olduğumuzu, sevilmediğimizi düşünürüz.
Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatımızda neden istediklerimizin hic gerçekleşmediğini merak ederiz. Cevaplar arariz. Bulamayiz genellikle. Cevaplar vardir aslinda!
Kendimizi yararsız bulduğumuzda cok yararlı isler yapmışızdır, sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır.
Bircok hayati ayni anda kımıldatan o sihirli rüzgarı yaratmakta bizim de farkına varmadığımız buyuk bir rolümüz olmustur.
Eger Tanri 'ikinci sınıf' meleklerinden birini bize gonderse ve bizsiz bir hayatin nasil olacağını gösterseydi, sanirim hepimiz kendimize de hayata da baska turlu bakardik. Hatta, o melek bize 'istediklerimiz gerçekleştiğinde nasil bir hayatimiz olabileceğini' gösterseydi belki istediklerimizin gerceklesmemesi icin dua ederdik.
Bu muhtesem bir hayattir.
Cevabı ve sırrı kendi içinde saklıdır.
Ve, o hayatı hep birlikte yaparız.
Bazen rolümüzden şikayet ediyorsak, bu da rolümüzün kıymetini bilemememizdendir.

Ve tek birinizin dahi eksikliği, sevgisizliği, yaralar beni. Sonsuza kadar eksik ve özürlü bırakır...



Etiketler: ,

Bu Yazara ve İlgili Etikete Bağlı, İlginizi Çekebilecek Olanlar



  1. Hayırlı uğurlu olsun.Dolu dolu, dostlarla dostluklarla yaşatılsın...

    Ama ben neden yazının devamını okuyamıyorumm???

  2. Çınar Hanım
    Hoş Geldiniz. Yazının devamı için yeşil ok işaretinden başka yazının başlığınada tıklayabilirsiniz.
    Sevgilerimiz İle.

  3. Ayy geldi yazının devamı,yorum yazınca...

    Vee...çok anlamlı eğitici bir yazı çıktı karşıma.

    Zaman zaman düşünürüm neden bu dünyadayım ki,diye...

    Görürüm ki tıpkı yukarda yazdığın gibi;pek çok insan için çok önemliyim hatta olmasaydım ne halde olurlardı düşünmek bile istemiyorum.Kendini beğenmişlik yapmıyorum...Ben olmasaydım canım anneciğim son günlerini aylarını hatta son yıllarını çok perişen geçirirdi.Ya kardeşim?
    Çocuklarım ve hatta eşim...Ben olmasaydım çorba karıştıramazlardı:)Öğrenirlerdi tabi ama ben varım işte, böyle bir zahmete hiç gerek duymuyorlar ne güzel onlar için:)

    Çevremde tüm sevdiklerim olmasaydı ya..? Ne yapardım ben o zaman, Hayatın ne anlamı olurdu ki..?Düşünmek bile istemiyorum.İyi ki varlar ve siz sevgili arkadaşlarım iyi ki varsınız...

    Sevgiler

  4. Sevgili Çınar!, Güzel İnsan, Hanımefendi İnsan.
    Senin içinin güzelliğine neler söylenir neler. Yine ucundan tutup ne güzel sahiplenmişsin. Hele kadınlar olmazsa köpekler güler biz erkeklerin haline. Ne mutlu ki sen OLMAK değil OLDURMAK için gelenlerdensin. Bu itibarla biz seni burda elinde kalem "Hımm Arkadaşlar" derken görmekten sevinç duyacağız bilesin.
    Sevgiyle.

  5. Çınar'ım; ben de çok etkilendim. Bir kere kendim okudum. Bir de babama okudum. Babam 'ben kendim okurum' dedi 'hayır dedim ben okuyacağım'
    Kanatları olan melekler üzerimizde olsun. Kanatsız cezalı melekleri kanatlandıralım. Elimizdekilerin, kendimizin ve ve olmadığımızda olabileceklerin farkında olarak algılamak hayatı Steward sayesinde hoş oldu..

  6. ''dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır;derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.'' mevlana

  7. Funda Hanım !
    Ne güzel akıl etmişsiniz, bu Rumi nin kıssası ile evi, haneyi havalandırmakla. Gam kasavet biraz olsun dağılır. Göze fer, batna cila, ruha gıda olur dost elinden gelip pencereden giren yel.
    Sevgiyle ve Aşk ile kalınız her daim

  8. Bu film her yıl noel bayramından önce Almanyada gösterilir ve onu çok severek izlerim. Hepimiz önemliyiz ve güzel şeyler yapabiliriz, hem kendimiz için hem de başkaları için. Logo çok güzel olmuş, emei geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
    Sevgiyle kalın dostlarım:))

  9. Yeni bloğunuz hayırlı olsun... Yüreği sevgi ile dolu, dostlukla ve gönülden hisseden, yazan sizin gibi ince bir ruh ve aynı manada birleşerek ortak bir platformda oluşturduğunuz bloğunuzun takipçisi olacağım...

    Ufuk Çizgisi arkadaşımızın ayrılışı her birimizi olduğu gibi beni de çok derinden yaralamıştı. Ve sizinde çok etkilenerek bir süredir yazamadığınızı dahi düşünmüştüm. Çünkü uzun süredir bloğunuza bir şeyler yazmıyordunuz yada yazamıyordunuz ! bilemiyorum içimdeki sesler... Bazen uzak da olsa insan sanki manada birbirini anlıyor...Ufuk Çizigisi Arkadaşımız gittiği yerlerde rahat uyusun yüreği huzurla dolsun çünkü ardında onu seven nice gönüller bıraktı...

    Ayrıca Ufuk Çizgisine; Sevgili Arkadaşımız Mesut Bey'e yazmış olduğunuz "Mavisin" şiiri için de yüreğinize sağlık...

    Tekrar hayırlı olsun...
    İyi ki varsınız...Hep daim olun ve sevgiyle kalın...

  10. Can Dost ALİ;
    Bugün güne ve zamana yeni başlayan Steward gibi oldum ben de.Evrenin bir köşesinde bir melek bir türlü kazanamadığı kanatlarına kavuştu böylece.Elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun hüznü varken yüreğimizde ve hatta bir daha asla oyun oynamamaya yemin etmişken, Blog dünyasına yeniden can getirdiniz dostum çok şükür sevgilerimle.

  11. Sevgili Ali İkizkaya,
    Yazınızı birkaç kez okudum. Başlangıç için oldukça iyi seçilmiş bir örnek Steward'ın öyküsü... Evet hepimiz önemliyiz, hepimiz iyi ki varız ve iyi ki buradayız...

    Sevgilerimle...

  12. Sevgili Belgin!
    Biz senin güzel insan olduğunu yine güzel bir insanın yüreği üzerinden verilen teminatla biliyoruz, hissediyoruz. Ameliyatının başarılı geçmiş olmasını ve bir an önce sıhhatine kavuşmanı, nurlar içersinde olmanı Allah'tan edep ve tevazuu ile niyaz ediyoruz. Hoş geldin, hoşluklar getirdin. Umarız hoşluklar ve sevgi bulursun bu yerde.

  13. Sevgili Esmir!
    Ali İkizkaya sana hiç yorum yazmadı ama sen gelip bu arkadaşı okuyor anlama ve gönül bağı kurmaya gayret ediyorsun. Sen ne kadar saygıdeğer bir insansın. Haklısın Ufuk Çizgisinin gidişi içimizdeki dostluk ateşi alevlendirdi. Birlikte ısınalım dedik sevgili Aysema Hoca Hanım'ın dediği gibi. Sen de ne zaman istersen bu kapı senin yazılarına açık. Burası bir dost bağı. Her zaman yer var senin sevgine ve dostluğuna.
    Sevgiyle.

  14. Benim Issız Gönlümün Dostu ve nHasret Çektiği Can Dos Sufi!
    Ben hazansam senin gelişin hep baharı getirdi bana. Ben kendimi bileyim istiyordum ki Allah bana senin gibi AŞK ile parlatılmış bir Hak Aynası gönderdi. Ne hoş yazmışsın; elinden oyuncağı alınmış küskün çocuk Ben hakkında. Aynen o hallerdeyim. Bekliyorum içimdekileri yazacağım, sen can dostuma hikayeler anlatacağım, anlatırken alıp vereceğim Eyvallah günlerini. O bahar da gelecek az daha tamirat var.
    Hep Gel Can Dost. Senin muhabbetin Canıma Şifa Ruhuma Gıdadır benim.
    Sevgiyle, AŞK ile.

  15. Sevgili Aysema!
    Bak gelişinle şenlendi, neşelendi hane. Gelişin bile ne çok şey değiştirdi. Sen hep burda ol ki sevgimiz artsın dört bir yana dağılsın.
    Sevgiyle.

Yorum Gönder

İnsana Dair ve İnsanca Her Türlü Halin ve Yorumun Üstünlüğüne, Biricikliğine İnanıyorsanız. Lütfen Siz de Paylaşın.