Kısa ve Derin II, Dost Mu?

5 Aralık 2009 Cumartesi Gönderen Zeugma
Yazarın Talebi Doğrultusunda Yazının Tamamı Silinmiştir.
Etiketler:

Bu Yazara ve İlgili Etikete Bağlı, İlginizi Çekebilecek Olanlar



  1. Sevgili Zeugmam;
    Sadece sevgi, saygı, iyilik ve güzellik sunduğunuzdan eminseniz;
    yapacak bir tek şey vardır sormak o kişiye anlayışla sevgiyle.Hani bir gün "benim yorumumu neden sildiniz? "diye sormuştun ya, işte aynı onun gibi içten ve tüm doğallığınla sormalısın."Bilmeden seni kıracak bir şey mi yaptım?"diye.
    Seni seviyorum çocuk.İyilik ve güzellik dileklerimle.

  2. Canım Sufim;
    Elbette ki eminim ve gelip buraya yazdım.Keşke o yorum meselesinde olduğu gibi ufacık bir neden olsa da sorabilseydim ona. Yaptığı durduk yerde tuhaflaşmak.Hiç tanımadığınız biri gibi davranmak.

    Hayatımda kimseye sorup emin olmadan ön yargıyla yaklaşmadım,tavır almadım. Özellikle de ''başkalarının o kişiyle ilgili olumsuz fikirleri varsa'' etkilenmedim. Kendi değer yargılarımla tanıyıp dost bildim. Bu benim hayat felsefemdir.

    Kişiyle ilgili burada bir kilit nokta var yalnız. Genel anlamda bu şekilde bu ara. Daha açıkçası benim dışımdaki dostlarına da bazı anormallikler sergilediğini gözlemliyorum.

    Ona soracağım ''Ben dahil şuna şuna da böylesin. Neden böyle anormalleştin?'' şeklinde olabilir. Bu da pek kolay değil şimdilik.
    Olayın beni demoralize ettiği gerçeği var, bildiğim...

    Sevgili sufim, içten, sevgiyle ve doğallığımla sorduğumu vurgulayıp o yorum meselesini örneklemişsin. İyi ki sormuşum ve iyi ki nedeni ortaya çıkmış. Bu arada; senin kalbini o meseleyle ilgili toz zerresi kadar olsa bile incitmişsem özür dilerim. Beni bağışla lütfen.

    Ben de seni ''çok'' seviyorum canım Sufim.
    Yüreğinden taşan anlayış, iyilik ve güzellikler hiç eksilmesin..
    Sevgilerimle...

  3. Ahh olmaz mı Zeugma'm olmaz mı? hem de defalarca. Böyle büyüdüm böyle yaş aldım ve böyle böyle insan seçer(Herkesle samimi olup güvenmek yerine dost olduğunu, karakterini test ettikten sonra yanaşabilir) oldum insanlara.

    Dost bildiklerimden ikisi gençliğimde, üçüncüsü yenilerde kırdı kalbimi, içimde iz bırakarak, yeniden dost seçimimi gözden geçirmeme neden oldular.


    Birinci örnekte; Daha çok gençtim. Annemin uyarılarını dikkate almamış o arkadaşımın samimiyetine kişiliğine güvendiğim konusunda israrlı olmuştum. Buradan detayları yazamayacağım, ama işin içinde kıskançlık olduğunu gözlerimle görüp bana takındığı garip tavrın anlamını çözene kadar, yedim bitirdim kendimi. Benim en sevdiğim en güvendiğim arkadaşım bunu bana nasıl yapar diye. O kadar üzülmüşüm ki, Allah hiç umulmadık bir şekilde bana tavrının nedenini, gözlerimin önüne seriverdi... Anında bitirdim arkadaşlığımı hem de çirkinliğini açıkça yüzüne söyleyerek.


    İkinci örnek; iş yerimdeki canım arkadaşımın hala içimi acıtan tavrıydı. En yakın arkadaşım şef olmuştu. O zamana kadar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken bir anda bana tavır almaya başladı. Yapmadığı kaprisi bırakmadı,gerçi diğer arkadaşlara karşı tutumu da aynıydı ama çok sevdiğim yıllarımı paylaştığım yakın arkadaşımın bu hali beni çok üzmüştü. Sanırım bunun nedeni henüz hazır olmadığı, sindiremediği ve yürütmekte zorlandığı bir göreve getirilmiş olmasıydı.

    Üçüncü örneği yakın zaman önce yaşadım. Beni tanımaktan ne kadar mutlu olduğunu, benimle arkadaş olduğu için kendini çok şanslı bulduğunu söyleyen, benim de kendime yakın bulup samimiyet kurduğum, Özel ve çok sorunlu bir dönem yaşadığı için her türlü konuda yanında olmaya çalıştığımız bir arkadaş... Yanıldığımı, tanıdığımı sandığım gibi olmadığını anladım. Bu örnek çok canımı yakmadı. Yıllara dayalı bir arkadaşlık değildi. Verdiğim önemi haketmediğini düşündüm ve "Seninle görüşmek istemiyorum" dedim açıkça ve bitirdim.

    Hayat bu işte, sonuçta bizi biraz daha olgunlaştıyor belki biraz da katılaştırıyor bu deneyimler...

    Sevgiler canım

  4. Sevgili Çınarcığım, ne diyeyim.. Tıpkı beni anlatmışsın sen..
    Kendimi okudum her kelimende.
    Özellikle de üçüncü örneğin. Aklımı oynatacaktım. Aynısı çünkü..

    Şöyle bir gerçek var ki ''Hayat bu '' deyip olgunlaşıyoruz, evet. Ama önümüze çıkan her yeni örnek bizi şoka sokmaktan geri kalmıyor yine de..

    Paylaştığın için çok teşekkür ediyorum.
    Sevgilerimle...

  5. Adsız

    Sevgili Zeugma,benim hiç dostum olmadı desem,yada dost olmayı ben beceremedim.
    Hep arkadaş oldular bana çok sevindiğimde bunu paylaşamadım ,yada çok üzüldüğüm de dizlerinde ağlayamadım.
    Bu beni mutlu ettimi tabiki değil.Çoğu zaman hiç tanımadığım insanlara mektuplar yazdım bu yüzden.
    Ama çok güvenip hayal kırıklığına uğramaktan da çok üzemezdi heralde.
    Bu yüzden hayalkırıklığı diyebileceğim şeyleri çok yakınım olmadığı için ,
    olabilir insan sonuçta herkes beklenmedik şeyler yapabilir dedim ve görüşmeyi kestim.dostum olmadığı için hayatımın büyük bölüünü kaplamadığı için benide üzemedi.

    e ben hiç üülmedimmi insanlar yüzünden öyleyse, üzülmem mi şimdi sizin anlattıklarınız bile beni üzmeye yetti.anlatılanlar yok canım bukadarda olmaz derken beni insanlar adına hayakırıklıklarına uğrattı...

  6. Sevgili asyaselda,
    Üzülme sakın, gerçek hayatta benim de fazla dostum yok. Olduğunu sandıklarımı sevgili Çınar'ın söylediği şekilde elemişimdir. O kadar benziyor ki onun anlattıklarıyla benimkiler. Sırf müdür muavini olduğu için havalara girip 180 derece değişerek tüm arkadaşlarına soğuyan ve emir vermeye kalkan dost gördün mü sen hiç örneğin?
    Bu tür kişiliklerin altında belirli hedef ya da kıskançlık gizlidir bence. Başka sebep yoktur.Ruhsal yönden problemlidirler. Bu da yüzde yüz..

    Benden bir kardeş tavsiyesi istiyorsan şayet:
    ''Aldığın kadar ver.Asla fazlasını deneme. Yoksa kötü üzülürsün''.
    Sevgilerimle...

  7. Ben de benzer şekillerde dost sandığım birkaç kişiyle ilişkimi kesmek durumunda kaldım kimi zaman. Beni bu durumda üzen ve aynı zamanda da kızdıran, bu kişilerin kendince ve nedeni belli olmadan tavır almaları oldu. Dese ya "sana şu şu şu nedenlerle kızdım" diye.

  8. Sevgili Berrak,
    Kızdığından emin misin bakalım?
    ''Dese ya sana şu nedenlerle kızdım'' diyorsun. Sen sorsana bulabilecek mi bakalım? Sen kendinden eminsen bulamaz zaten.
    Sebep öncelikle seni kıskanması bence. Ya da psikolojik yönden sorunlu olması.
    Yoksa normal bir insan kesinlikle yapmıyor..

  9. Hani çocuklar, iyice afacanlığın gözünü çıkarttıkları zamanlarda ellerine bir balon alıp çeşmeden doldurur vee çaatt diye ortaya atarlar ya.. Zeugma da öyle bir konu getirip attıki sormayın gitsin.
    Benimkiler soru olsun zira anlatması iç yarası. Daha beter deşmek istemiyorum.
    - Siz hiç anneniz tarafından aşağılandınız mı ?
    - Okuması ve bir bilezik sahibi olması için üniversitede okuttuğunuz, işlere koyduğunuz eşiniz dil öğrenmek için amerika ya gidip te geri döndüğünde; havaalanında sizi tanımayıp BU KİM ? dedi mi ?
    - Tüm kazandığınızı yıllarca eline saydığınız eşiniz, bir ay işsiz kaldığınızda size UNUTMA SENİN HARÇLIĞINI BEN VERİYORUM dedi mi?
    - Kadim dostum dediğiniz, vasiyetinizi emanet ettiğiniz kişi sizi hiç PARA ile aşağıladı mı?
    Ben yukarıdakilere benzemeyen bir tanesini Allah'a inancım yüzünden bir dostuma yaptım. Ve anında fatura burnuma dayandı. Nasıl acı, ne kadar hazin ve kan kusa kusa da olsa, ödedim. Zeugma sormuştu bir zaman "İlahi Adaleti". Evet vardır. Hiç sektirmez ve ADALETLİ dir. Hangi detayla yapmışsan öyle getirir burnuna dayarlar adamın.
    Öyle oluyor ki günlerce telefonum çalmıyor. Bazen sabit telefondan kendimi arıyorum. Oturduğum yerde hiç bir arkadaş yada dost yok. Topu topu iki kişi kaldı, onlar da İstanbulda.
    Aslında dostluk meselesi, kişinin sevgiyle arasında yaptığı anlaşmayla ilgili. Yani AKİDE. Yani kalbimde olan ne ?. Eğer anlaşman karşılıksız ve beklentisiz sevmek ve sevilmek ise Zeugma nın ve bizim başımıza gelenler geliyor. Aslında karınca kararınca kiminin duası, kiminin akçesi misalinde olduğu gibi terazisi olmamalı dostluğun. Fakat, Ah! bu körolası nefs yok mu ?
    Şan şöhret para ünvan kalbi katılaştırır, görüşü bulandırır. İşte o zaman anlaşılır kimin kıblesi kabesi nerde. İki şeyi koyun bir kenara;
    - Kainatlara sığmayan ben, sevgi dolu kalplere sığarım.
    - Ben hakkıyla değil de kul hakkıyla gelmeyin önüme.
    Hani Emrah için yol yazısında yazmıştım ya.. Sonra öpecek ayak altını bile bulamayacak olanlar var. Mesele kapıyı sonuna kadar açmak ya da bir miktar açmak meselesi de değil. Denemeden nasıl bileceksin, dostunun ayaklarının uzun ve zahmetli yollara dayanıklı olduğunu. Mesele ikrar ve karar da kalabilmekte. Yani ölçü.. Bir de bizim tarzımızdaki insanlarda sevgiye bir pervasızlık, delice bir uçuş var. Sevgi ve şevkate açlıktan. Aslında bizlerin HAYIR demesini öğrenmesi gerekiyor. Uzatmayayım... İşte dostsuzluk gecenin bu saatinde oturur yazdırır ASYASELDA nın dediği gibi yüzünü bilmediğin insanlara ...
    Sevgiyle ..

  10. ALİ BEY;
    Off of, yazın içimi acıttı ki ne biçim. Arkadaş dediklerimizi silip atabiliriz değmezmiş diye. Üzülür kahreder sonra "amann sende, iyi oldu gerçek yüzünü gördüm, bir karakter daha tanıdım" der üstüne bir çizik atarız.

    Ya Anne, Ya eş... Nasıl unutulur nasıl güven duyulur ki bir daha başka insanlara?

    Sen ne çok incitilmiş ne çok üzülmüşsün be kardeşim...

    Ben de felaket tellalı gibi 'yangına körükle' gittim di mi?

    Affedersin...

    Ben inanıyorum ki, bu sevgi dolu yürek, bulacak bir gün değer bileni, sevgiye sevgiyle karşılık vereni...

  11. Zeugmam yine cok güzel bir konuya deginmis. Oglac Burcuyum ben, bir huyum vardir, birisiyle ilk tanismamda ya cok severim, ya da sevmem. Eger hislerimi dinlemez, o ilk tanismamizda sevmedigim insanlarla arkadaslik kurarsam, kisa bir zaman sonra bir kötülüklerini, kallesliklerini görürüm. Ama o ilk görüsmede sevdiklerimde simdiye kadar yanildigimi söyleyemem. Bu huyuma kötü diyordum, insanlari tanimadan böyle bir sonuca varmamin iyi olmadigini söylüyordum kendime, ama gecen yillar bana hislerimi dinlememi, onlarin cogu zaman dogru oldugunu, yanilmadigini ögretti. Onun icin arkadas, dost secerken, bence beyninizden cok, hislerinize kulak verin.

    Ali abim, hic dostum yok demissin, biz neciyiz o zaman:)) Insanin az ama öz dostu olmasi, cok ama kötü dostlari olmasindan iyidir. Insanin hayatindaki gercek dost sayisi zaten bir elin parmak sayisini asmazmis:)) Ben babamdan, abimden o kadar kötü seyler gördüm ki, kendi kendime insana babasi, abisi böyle yaparsa, yabancinin yapmasi dogaldir diyorum. En iyisi unutmak.. Icimizde tutmak, kendimize aci vermekten baska bir seye yaramiyor..

  12. Sevgili Çınar !
    Benim için üzülme can kardeş, ibret vesikası. Bu benim gerçeğim ve kabullenip yaşamasını becermeye çalışıyorum. Hiç merak etme yangına körük olmadı. Sen Hanımefendi kardeşin yazdıkları benim canıma şifa olur. Sakın güzel canını üzme, emi. Sevgiyle.
    Sevgili Belgin
    Şimdi vurmuşuz ki baltaya tam dostun yüreğine. Hepinizden özür diler bu kardeşiniz. Bir gaflet anındaki dil sürçmesi deyip geçersin. Ayrıca ne kadar şanslısınki böyle sezgilerin var. İşte, zaman zaman derinlerden çıkıp vuruyor yüzeye. Tekrar affetmen dileğim ile.
    Bir de kartı göndereli bir hafta oldu, merak etmedeyim. Haber yok hala postacıdan galiba.
    Sevgimle.

  13. bir şeyi çok iyi anladım ben burda!..sanırım iç acısı dost yarası olan kendini yalnız hissedenlerin buluştuğu bir liman olmuş burası..ahh zeugma ah şimdi ben hangisini anlatayım!..gözlerim şişene kadar ağladığımı mı? senaryo hemen hemen aynı ama roldeki şahışlar farklı..bir ben farklı olamadım onlar gibi bir ben 360 derece dönemedim,çelme takıp can acıtamadım..çok istedim rabbime kötü olup can acıtayım diye dua edermi insan ben ettim..en güzeli zararın ne resinden dönersen kardır.

  14. Limana yanaşanları gelip gelip okuyorum.Yalnız olmadığımı biliyordum yazarken. Bu yüzden okudukça garip bir rahatlama geliyor. Sanırım sizde de oluyordur bu.
    Yazdıklarınızın çoğu hayatın değişik kesimlerinde benim de başıma gelmiş benzer şeyler. Yapan kişilerinse değişik nedenleri var.
    Ama ortak noktaları ''normal olmamaları'' ve ''geçici ya da kalıcı biçimde hayattan nefret etmemizi sağlamaları.''

    Ve Ali Bey'le tamamen örtüşen fikrim:''Denemeden nasıl bileceksin ?''..

    @ Sevgili Belginim,yoksa ben de öyle her gördüğünü dost bilenlerden değilim. Sen hiç mi yanılmadın şimdi,hiç mi şoka girmedin? Bir kez daha irdele istersen. Baban ve abinde bile yanıldıysan gerisini düşün, derim.

    @ Sevgili Funda, ''Şimdi ben hangisini anlatayım?'' diyecek kadar üzmüşler seni. Sen can acıtamazsın, biz can acıtamayız, çelme takamayız. Timsahvari hareketlerle, sinsiliklere av gözüyle bakmadık kimseye çünkü hayatımız boyunca.
    Zararın neresinden dönülürse kardır. Bu doğru tabii..

    Ama yineliyorum : Bence en doğrusu ''Aldığın kadar vereceksin.'' Karşındaki gerçekten kadir kıymet bilen iyi bir insansa, birlikte dostluğun nirvanasına ulaşırsın. Yok eğer değilse kısa bir süre içinde canın hiç yanmadan kurtulursun ..

    Sevgilerimle....

Yorum Gönder

İnsana Dair ve İnsanca Her Türlü Halin ve Yorumun Üstünlüğüne, Biricikliğine İnanıyorsanız. Lütfen Siz de Paylaşın.