Yine aynı yerlerdeyim...
17 Şubat 2010 Çarşamba
Bacaklarıma değen yumuşaklıkla aniden geriye sendeledim korktum mu?
Sanmam korkacağım kadar değildi.
Elimde çayım simidim,yurt kapısının demirlerine yaslanmış kimbilir nerelerde dolaşıyordu beynim,bu yüzden irkildim.
Oysa bundan beş yıl önce böyle bir durumda çığlık çığlığa tepki verirdim.
Olaylara karşı ifadesizliğim belirdi bugünlerde eskisi gibi çok sesli değilim.
Hafif bir gülümsemeyle izin verdim bacaklarımın arasında gezinmesine Mızmız'ın
Mızmız mı dedim ?
Nede çabuk koyuvermiştim adını sarı tüyleri uçlara doğru kirden kahverengileşen köpekciğin.
Çabuk değildi aslında başka bir Mızmız'a benzettim
Elimdeki simit parçasını koydum önüne yemedi.
Yemezmiydi köpekler simidi ?
Oysa yerdi?
Yermiydi?
Yada ben bir köpekle karşılaşıp ona birşeyler vermeyeli hatırlayamayacağım kadar uzun zaman mı olmuştu.
Evet olmuştu sarı bir köpek bacaklarımın arasında dolaşmayalı uzunnnn zaman olmuştu.
Pazardı ,
o zamanlar sevmezdim pazarları .Pazarlar sevilmez mi demeyin ;
Hafta içi her sabah odun ,tezek karışımı bir soba yakar ,
bu soba iki güne bir borularıyla birlikte başınızdan aşağı kurum boşaltarak devrilir ,
tahta tabanı çökmüş sınıftan her süpürmede bir kova kum çıkar ve o toz bulutu arasında saçlarınız kahverengiye çalarsa
ve sizin tüm bunlardan sonra gireceğiniz sıcacık bir banyo yerine boruları donmuş odanın birinin kenarına 1 metrekarelik, tuğla yükseltilerek yapılmış bir banyo bekliyorsa.
sizin tek banyo şansınızda hafta sonları öğretmen evindeki ise
ve cumartesi sıcacık banyoyu,arkadaş koridor sohbetlerini,
tek eğlence batak masalarını bırakıp pazar sabahı saat 12'de köye dönen minübüsü kaçırmamak için köy minübüsçülerini arıyorsanız telefon telefon üstüne
SEVMEZSİNİZ.
Sevmiyorken yine bir pazar gününü omuzlarımda valizim ellerimde bir haftalık mutfak alışverişim .
Yol kenarındaki bakkalın önünde minübüsümü bekliyorken dolaşmıştı bacaklarıma ,yine sarı ama daha büyükçe bir köpek yavrucağı .
Ama o zaman zavallı, attığım kuru ekmeği bile patilerinin arasına almasıyla yemesi bir olmuştu .
E şimdi bu yavru niye yemiyordu üstelik susam ekstrasıda vardı bu sefer
Soğuktu ,yiyecek bir şey bulamamış olacaktı ki kuru ekmeği bile yedi diğeri koca bir kemik gibi .
Ama bu Mızmız'ın sıcak ,hergün yurt yemeklerinin yediği önünde yemediği arkasındaydı sanırım yermi kuru ekmeği.
Onunda alıp getirseydim buralara o da yemezmiydi ki.
Alışırmıydı buralara yediği o kuru ekmeği versem bu defa beğenmezmiydi?
Köpeği de kendi nankörlüğüne alet etme Selda dedim kendi kendime bu senin nankörlüğün
kapımı asma kilit yerine normal kilitle açayım ,
yüzümü musluktan akan suyla yıkayayım,
okula kaldırımdan yürüyerek gideyim ,
yatak yapmak,toplamak zorunda kalmadan sabahları örtüsünü üzerine atıp çıkayım
gibi basit isteklerin varken şimdi ne bu memnuniyetsizlik ?
Ne bu unutkanlık ?
Ne çabuk alışıyoruz bulunduğumuz ortama ne çabuk unutuyoruz ... ve bir köpek yavrusu ne çok şey hatırlatabiliyor insana .
Sanmam korkacağım kadar değildi.
Elimde çayım simidim,yurt kapısının demirlerine yaslanmış kimbilir nerelerde dolaşıyordu beynim,bu yüzden irkildim.
Oysa bundan beş yıl önce böyle bir durumda çığlık çığlığa tepki verirdim.
Olaylara karşı ifadesizliğim belirdi bugünlerde eskisi gibi çok sesli değilim.
Hafif bir gülümsemeyle izin verdim bacaklarımın arasında gezinmesine Mızmız'ın
Mızmız mı dedim ?
Nede çabuk koyuvermiştim adını sarı tüyleri uçlara doğru kirden kahverengileşen köpekciğin.
Çabuk değildi aslında başka bir Mızmız'a benzettim
Elimdeki simit parçasını koydum önüne yemedi.
Yemezmiydi köpekler simidi ?
Oysa yerdi?
Yermiydi?
Yada ben bir köpekle karşılaşıp ona birşeyler vermeyeli hatırlayamayacağım kadar uzun zaman mı olmuştu.
Evet olmuştu sarı bir köpek bacaklarımın arasında dolaşmayalı uzunnnn zaman olmuştu.
Pazardı ,
o zamanlar sevmezdim pazarları .Pazarlar sevilmez mi demeyin ;
Hafta içi her sabah odun ,tezek karışımı bir soba yakar ,
bu soba iki güne bir borularıyla birlikte başınızdan aşağı kurum boşaltarak devrilir ,
tahta tabanı çökmüş sınıftan her süpürmede bir kova kum çıkar ve o toz bulutu arasında saçlarınız kahverengiye çalarsa
ve sizin tüm bunlardan sonra gireceğiniz sıcacık bir banyo yerine boruları donmuş odanın birinin kenarına 1 metrekarelik, tuğla yükseltilerek yapılmış bir banyo bekliyorsa.
sizin tek banyo şansınızda hafta sonları öğretmen evindeki ise
ve cumartesi sıcacık banyoyu,arkadaş koridor sohbetlerini,
tek eğlence batak masalarını bırakıp pazar sabahı saat 12'de köye dönen minübüsü kaçırmamak için köy minübüsçülerini arıyorsanız telefon telefon üstüne
SEVMEZSİNİZ.
Sevmiyorken yine bir pazar gününü omuzlarımda valizim ellerimde bir haftalık mutfak alışverişim .
Yol kenarındaki bakkalın önünde minübüsümü bekliyorken dolaşmıştı bacaklarıma ,yine sarı ama daha büyükçe bir köpek yavrucağı .
Ama o zaman zavallı, attığım kuru ekmeği bile patilerinin arasına almasıyla yemesi bir olmuştu .
E şimdi bu yavru niye yemiyordu üstelik susam ekstrasıda vardı bu sefer
Soğuktu ,yiyecek bir şey bulamamış olacaktı ki kuru ekmeği bile yedi diğeri koca bir kemik gibi .
Ama bu Mızmız'ın sıcak ,hergün yurt yemeklerinin yediği önünde yemediği arkasındaydı sanırım yermi kuru ekmeği.
Onunda alıp getirseydim buralara o da yemezmiydi ki.
Alışırmıydı buralara yediği o kuru ekmeği versem bu defa beğenmezmiydi?
Köpeği de kendi nankörlüğüne alet etme Selda dedim kendi kendime bu senin nankörlüğün
kapımı asma kilit yerine normal kilitle açayım ,
yüzümü musluktan akan suyla yıkayayım,
okula kaldırımdan yürüyerek gideyim ,
yatak yapmak,toplamak zorunda kalmadan sabahları örtüsünü üzerine atıp çıkayım
gibi basit isteklerin varken şimdi ne bu memnuniyetsizlik ?
Ne bu unutkanlık ?
Ne çabuk alışıyoruz bulunduğumuz ortama ne çabuk unutuyoruz ... ve bir köpek yavrusu ne çok şey hatırlatabiliyor insana .
Sevgili Selda Kız !
Senin bu ufak hikayelerin.. Hele hele An lar üzerinden olanlar. Beni hep etkiliyor. Bazen dağ başlarına bazen de burdaki gibi ufacık bir köpeğin tüyleri arasına götürüyor...
Sahii, bir parçacığı için yalvardığımız günleri ne çabuk siliyor beynimiz. Nasıl açık benliğimiz eski günlere ihanete ..
Sevgiyle...
Bilincimizin derinliklerine ittiğimiz nice anı küçücük olaylarla nasıl da ortaya seriliyor değil mi? Köpekleri çok severim ben . Dosttur onlar. Sevgilerimle...
en ufak bir olayda haırlamak anıları!..geçmişe gidebilmek.sayende bende bir gezinti yaptım.